Kalplerimiz öylesine katılaştı ki;gözlerimizden yaş damlaları dökülmez oldu.Adeta göz çanaklarımız kurudu.Ne acı gerçek:İyi günlerde sevinememek.Kötü günlerde göz yaşlarını akıtamaz hale gelmek.
Stresler,bunalımlar ve buhranlar peş peşe geliyor artık.Derdin biri bitiyor ardından başka bir sıkıntı baş gösteriyor.Hayat bizleri sıkmaya başladı.Neredeyse patlamak üzereyiz.
Hayat şartları bizleri sınırladığı zamanlarda deşarz olmayı ne kadar arzu ederiz.Bir sevdiğimizin tebessümünü ne kadar ararız .Onlarla karşı karşıya geçip halleşmeyi candan isteriz. Sevdiklerimizin yaramıza merhem olması bizleri mutlu kılar.
Hem üzülmeye,hem sevinmeye uygun bir yapımız var. Başımızdan değişik türde olaylar geçiyor.Kimine üzülüyor,kimine boşver diyoruz.Olaylara bakış açımız bizi yönlendiriyor.Belki de ağlanacak şeylere gülüyor ,gülünecek şeylere ağlıyoruz.
Ağlamak,insan olarak yapımızda mevcut yüce bir duygu.Sevdiklerimizi kaybettiğimizde,istediklerimizi elde edemediğimizde kendimizi boşaltmak için başvurduğumuz bir his. İçimizden gelerek gözlerimizden yağmur taneleri gibi dökülen sevgi incileri,merhamet damlaları.Sadece üzücü olaylar için değil ,sevindirici olaylar karşısında da göz yaşları dökmek.
Yıllardır görüşemediğimiz bir dostumuzla hasret giderdiğimiz,tokalaştığımız ve kucaklaştığımızda gözlerimizden boncuk boncuk damlalar dökülür .Hazin bir olayı yaşadığımızda dinlediğimizde veya okuduğumuzda ne kadar üzülürüz.Hele hayatımızda iz bırakmış örnek kişileri ebediyete uğurladığımızda göz yaşlarımıza hakim olamayız .
Günümüzde insanı kahreden nice zulümler ve işkenceler hüküm sürüyor .Din kardeşlerimize ve insanlığa karşı çok çetin cürümler işleniyor .İnsanlık dışı bu davranışlara karşı ne yapabiliyoruz ?