Oldum olası tarihe coğrafyadan, coğrafyaya tarih kapısından bakmaya çalışırım. Bir isim, bir sıfat, bir tepe, bir yol, bir köprüyü tanımak için, o objenin taşıdığı anlamı derinlemesine araştırmaya özen gösteririm. Yıllardır milyonlarca insanın, binlerce aracın geçtiği, neredeyse Hatay’ın tam orta yeri denilecek kadar merkezinde, yolların kesiştiği kavşak noktasını bütün Hataylılar bilir: Topboğazı. Adana tarafından gelip, Erzin, Dörtyol, Payas, İskenderun’u geçip, Belen’den doğuya doğru asfalt yolu takip ederseniz, Amanosların eteklerinden zirveye doğru tırmanarak, birkaç keskin virajdan sonra Amanos dağlarının doğu yakasından, Suriye sınırını oluşturan Kürt dağlarını görebilir, Amik Ovası’nın uçsuz bucaksız topraklarının yeşil ve kahverengi ile bereketlenen kokusunu duyabilirsiniz. Dağa sırtını vermiş Kıçı köyünün eteklerinden, mavi gökyüzünün izin verdiği ölçüde ufukta beliren Reyhanlı, Kumlu, Kırıkhan, biraz güneyde Altınözü, Yayladağı köylerini, Silpius dağının eteklerine kurulmuş iki bin üç yüz yıllık muhteşem tarihi ile Antakya şehrini görebilirsiniz. Daha güneyde Samandağı, Musa Dağı ve Keldağ’ın zirvesi gözlerinize yansır. Güneş batıyorsa bir başka görünür bu cennet ova. Gün doğarken doğudan yükselen güneşin altın serpintisi tozunun ovaya yağdığını görebilir, zaten tutkunu olduğunuz bu toprakların Hititlerden günümüze neden böylesine önemli olduğunu algılarsınız. Siz Hataylı iseniz bu manzarayı muhtemelen her gün gördüğünüz için yadsımaz, alışkanlık gereği pek dikkat de etmezsiniz. Ancak Hatay topraklarına giren ve bu topraklarda yaşayanlar attıkları her adımın tarihteki izlerini incelemeli ve şu soruya mutlaka cevap aramalıdır: “Ben Hatay’ı ne kadar tanıyorum?” Topboğazı, kurutulan Amik gölü aynasında, İskenderun-Halep şosesinin Beylan Kapısının adıdır. Kavuşmanın, gurbete gitmenin, sılaya dönmenin adıdır. Topboğazı Mısır’ın Osmanlıdan ayrılmasının başladığı önemli bir savaşın cereyan ettiği bir coğrafyadır aynı zamanda. Amik Ovası’nın bitip, Amanoslara doğru tırmanan yolun başlangıcıdır. Bu tepelere 1832 yılında ilk kez kurulan toplar nedeniyle verilen isimdir. OsmanlInın 19. y.y.’da ciddi anlamda ağır kayıplara uğradığı, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlıya karşı güç gösterisi nedeniyle oğlu İbrahim Paşa’yı Osmanlı askeriyle savaşa soktuğu yerdir. Topboğazı 19. y.y. başlarına kadar Beylan Kapısı, Beylan Boğazı olarak adlandırılmıştır. Amanos Dağları’nın geçit verdiği tek yer olan Belen geçidine buradan varılır. Osmanlı imparatorluğu döneminde Mısır Valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa Hicaz’ı almış, Sudan’ı zapt etmiş önemli bir yöneticidir. Osmanlı; İngiliz, Alman ve Rus komşularıyla sıkıntılı dönemdedir. Akdeniz’de Osmanlı donanması Navarin açıklarında yakılarak büyük darbe yemiştir. Üstlendiği her görevi başarıyla yerine getiren ve Mısır’da önemli bir güce kavuşan Kavalalı Mehmet Ali Paşa gözünü Suriye topraklarına dikmiş, OsmanlIdan oğlu İbrahim Paşa’nın Suriye Valiliği’ne atanmasını isteyecek kadar da kararlıdır. Osmanlı ise Mehmet Ali Paşa’nın daha fazla güçlenmesini istememektedir. Sonuçta Osmanlıya başkaldıran Kavalalı Mehmet Ali Paşa, oğlu İbrahim Paşa’nın komutasındaki orduyla Suriye’yi zapt eder. Ordularını Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına sokarak İstanbul’a kadar gidecektir. Beylan Geçidi’ni savunmak amacıyla mevzilenen Osmanlı İmparatorluğu askerleri, buraya kurdukları topçu bataryaları ile saldırgan İbrahim Paşa’nın ordularına karşı fazla direnemez ve ağır bir yenilgi alır. 28 Temmuz 1832 tarihinde yenilen Osmanlı ordusu dağılır ve İbrahim Paşa Beylan Kapısı’nı (geçidini) aşarak İskenderun üzerinden Anadolu’ya geçer. 1833 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile Osmanlı arasında Kütahya’da varılan bir anlaşmayla Suriye toprakları Mısır’a verilir. Antakya ve İskenderun’da 1839 yılına kadar İbrahim Paşa’nın kurduğu düzen sürer. O iki tepenin adı da TOPBOĞAZI olarak günümüze kadar gelir. Süveyş kanalının açılmasıyla İskenderun ve çevresi zor günler yaşamaya başlar. Osmanlı idaresi bunun üzerine limanın ve ticaret yollarının kavşak noktası olan İskenderun-Halep arasında yol yapımına başlar. İskenderun-Halep şosesi inşaatı için Topboğazı bölgesinde çok büyük bir şantiye kurulur ve yol Kırıkhan’dan da geçerek Reyhanlı yakınlarındaki Cilvegözü üzerinden Halep’e kadar uzanır. 1866 yılında yol inşaatı tamamlanarak kullanılmaya başlanır. O yıllarda önemli bir su kaynağı olan Amik gölünün en sığ ve en dar yerinden geçen şose, günümüzde TEM otoyolu olarak genişletilmiş, çok önemli bir karayolu ağının parçası olmuştur. Topboğazı; ayrılanların, kavuşanların buluşma noktasıdır. Özellikle Hatay Havaalam’na yakınlığı ve tarımsal alanların bittiği bir noktada olması yeni gelişmelere de imkan vermektedir. Kırıkhan’a 9 km mesafede olan Topboğazı, yağmur suları ve Cırtıman Deresi suyu ile beslenen bir gölete sahiptir. Yeni yeni yapılanmaya başlanan Topboğazı çevresinde seyahat acentelerinin büroları yolcu alıp vermektedir. Günün hemen her saatinde faal halde olan Topboğazı’nda Türkiye’nin her yöresine yolculuk yapmak üzere otobüs bulunabilmektedir. Hatay topraklarına geldiğinizde Kıcı yamaçlarından ovayı seyreyleyin. Sonra da Topboğazı’nda rüzgarın sesine kulak verin. Hititler’den, Roma ve Bizans’tan, Osmanlı’dan, Mısır’dan ve Suriye çöllerinden tınılar duyacaksınız. Kurutulan Amik gölünden yeşeren bereketli Amik Ovası toprağının kokusu genzinizde iz bırakırken, kavuşmanın ve ayrılığın, Antakya’nın, İskenderun sevdasının kesiştiği asfalt yolda, Halep’ten, Ürdün ve Suudi Arabistan’dan gelen tozların oluşturduğu puslu ufuğa dalıp gittiğinizde, Topboğazı’ndan dünyaya uzanabilir, isterseniz sınır aşar, isterseniz evinize, köyünüze, kentinize ulaşabilirsiniz. Topboğazı bir gurbet kapısıdır, sıla kapısıdır.