Çanakkale Savaşında Seyit Onbaşı 215’er kiloluk top mermilerini “Ya Allah” diye sırtlayıp topun kundağına yerleştirir. Bir iki atıştan sonra İngiliz savaş gemisini batırarak savaşın seyrini değiştirir.
Savaştan sonra Seyit Onbaşıya resim çekmek için mermileri kaldırması istense de bunu başaramaz. Çünkü gerçekten 215 kilo normal şartlar altında insan gücüyle kaldırılamaz. Mevcut resimler maket top mermileriyle çekilen resimlerdir.
İşte Çanakkale’de o mermileri kaldıran güç tüm vatan evlatlarının aynı ruh, aynı inanç, aynı ülkü etrafında kenetlenerek büyük zaferi tarihimize kazandıran “namusunu elin gâvuruna çiğnetmeyen”güçtür.
Sosyolojide “öğretilmiş çaresizlik” diye bir tespit vardır. İnsanları zayıf olduklarına, çaresiz olduklarına ve rakiplerinin onları bir hamlede yutacağına inandırdığınız vakit artık esir etmişsiniz demektir. Bugün emperyalistler bunu ileri teknoloji ile medya ile tv, sinema ile insanlığa empoze etmiş ve insanlığı kendilerine köle etmiş durumdalar.
Anadolu’nun o en karanlık dönemlerinde Mustafa Kemal Paşa “Bir Türk on düşmana bedeldir” tabelasını kaldırıp “Bir Türk dünyaya bedeldir” tabelasını bu algıyı yıkmak için astırmış ve sonuç almıştır. Çünkü Mustafa Kemal Paşa’dan tutunda Seyit Onbaşıya kadar, Nene Hatun’a kadar bu millet bugünde olduğu gibi hiçbir zaman “öğretilmiş çaresizliğe” kapılmamıştır.
Geçen haftada sınırımızda dünyanın gündemini ve tarihin akışını değiştirecek bir savaş taktiği Türk ordusu, Türk mühendisleri ve siyasi iradenin kararlığıyla gerçekleştirilmiş, emperyalistlere “haddinizi bilin efendiler” zılgıtı çekilmiştir. Evet SİHA’lardan İHA’lardan bahsediyorum. Henüz bilim dünyasında sürü SİHA olur mu diye tartışılırken Türkiye bu teknolojiyi mükemmel bir şekilde yapmış, kullanmış ve mazlum milletler için adeta ilham kaynağı olmuştur.
İdlip’te vurulanlar sadece diktatör Esed rejimi değil emperyalistlerin tamamıdır. Bu tarih mazlum milletler için yeni bir milattır. Diriliş muştusudur.