Sürüklenirken bir selin içinde,
Bilmediğin , görmediğin yerlere…
Görürsen; kurtarmak isteyen birini,
Tut, sarıl ve bırakma O’nun elini.
Savrulurken rüzgarın girdabında,
Adını bile duymadığın beldelere…
Rastlarsan; yardım etmek isteyene,
Korkma ve emanet et O’na kendini.
Kaybolurken bilinmeyenlerin arasında,
Karanlığın görmez ettiği dehlizlerde…
Bulursan; yoluna ışık tutan birini,
Ayırma O’ndan gözünü ve gönlünü.
Üşürken ayazın keskin soğuğunda,
Değerlerin kaybolduğu şu zamanda…
Fark edersen; gönülden yaklaşan birini,
Sarıl ve iliklerine kadar ısıt kendini.
Bunalırken kalabalıklar arasında,
Doğru sözün para etmediği bu ortamda…
Duyarsan; gerçeği konuşan birini,
Nakşet gönlüne O’nun her dediğini.
Daralırken bu geniş alemde,
Afakanların hücumuna uğradığında…
Karşılaşırsan; gönlünü açan birine,
Gir o kapıdan, karşılık ver sevgisine.
Yok olurken maddeye tapılan bu devirde,
Varlığa göre kıymet verilen bu günlerde…
Denk gelirsen; manaya davet edene,
Kendine gel, karşılık da bekleme.