Zaman su gibi akar dakikalar kıpırdar.
Ömür bir sermaye.
Onu sayan saati var
Ebediyet türküsü iksir olur dimağima
Sonsuzluğun şarkısını haykırır kulağıma
ölünce hayat bitmiyor kulağıma fısıldar
insanları bekleyen, bitmeyen sonsuzluk var
Geçici bir süre kabire koyacaklar
Rabbin kimdir, dinin nedir soracaklar
Oradan öteye mahşere değin gideceksin
Amelin güzelse buraka bineceksin
Kılıçtan keskin, kıldan ince sırattan
Yıldırım hızıyla başın döner sürattan
Seni karşılayacak nur yüzlü melekler
ilahi aşkla çevrende dönecekler
Hoş beş sohbetle tebessümle gülecekler
Kolundan tutup gir cennete diyecekler
Cennet yurdu sevgi yurdu, nimet yurdu
Rabbim muhlisleri oraya doldurdu
Göz görmeyen, dil tatmayan leziz nimetler
Cemal sofrası kemal noktası tüm rü’yetler
çağlayan kevserler, süzülmüş ballar
Kurulmuş tahtlar, görülmemiş bahtlar
Hepsi mümin için Rabbim vaad ediyor
Daha nice nimetten yüce din bahsediyor
Ama sol taraftan verilmişse defterin
Tutacak yerin yok, işin bitmiştir senin
Rabbim alacaktır cehennemde azabına
Nasıl dayanacaksın o kahharın gazabına
Tüm heybetiyle cehennem kükreyecek
Eti dişi, kemiği her şeyi eritecek
Akla hayale gelmeyen cehennemi meziyet
Orada her şey, ama her şey eziyet
Şair okcum daldın birazcık derine
Kendini hazırla ebediyet seferine
Arkanı daya yüceler yücesine Kusurumuz affola, imanımız kuvvet bula
imtihanlı bu yolculuk hepimize hayrola