Zaman zaman yeryüzünde insanoğlu şehir efsaneleri üretir. Bu efsaneyi bazen kasıtlı üretenler bile bir süre sonra kendi uydurdukları bu iddiaya/yalana/efsaneye inanır. İşte cep telefonunun çok yaygınlaştığı son yirmi yılda baz istasyonları üzerinden böyle bir şehir efsanesi yayılmış durumda. Durum sadece Türkiye’de böyle değil. Tüm dünyada benzeri davranışlar söz konusu. Bakın geçtiğimiz bahar aylarında 5G teknolojisi için İngiltere’de kurulan baz istasyonlarına birçok yerde sabotajlar düzenlenerek yakıldı yıkıldı. Peki iddia neydi; Coronanın baz istasyonlarından yayıldıkları! Ülkemizde de baz istasyonu kuruluş aşamasında bir çok yerde mahalleli ayaklanıp protesto eylemleri yaparak kanser yapıyor gerekçesiyle yapımı engelleme yoluna gidebilmektedir.
antalya escort
yildirim escort
sincan escort
Böylesine ileri teknik bir konuyu bir Teknik Eğitim Uzmanı gözüyle basitleştirerek size kısaca sunayım.
Cep telefonunun mucidi 1973 yılında Motorola’da mühendis olarak çalışan Martin Cooper’dır. İlk cep telefonu 1 kg’dan fazla ağırlıktaydı ve tam dolu batarya ile 20 dakikalık bir görüşme yapılabiliyordu
Cep telefonları radyofrekans sinyalleri ile çağrı yapabilen ve çağrı alabilen taşınabilir iletişim cihazıdır. Bu çağrı işlemlerini cep telefonu operatörlerinin sunduğu hücresel ağ sistemine bağlanarak yapmaktadır.
Normalde cep telefonu iletişimi de sabit telefon gibi fiber kablo ağını kullanır. Cep telefonları baz istasyonları ile radyo frekanslarını kullanarak iletişime geçer. Baz istasyonu ise fiber kablolar ile operatörün altyapısına bağlıdır. Radyo frekansları yayımı yaparak hücresel bir yapı oluşturur. Bu hücresel yapı belli bir alan ile sınırlıdır. Bu alan yüksek binalar gibi yapılarla azalabilir. Açık bir alanda hücresel alan 5 km yarıçapa kadar büyük olabilir. Şehir içinde ise 2 km yarıçapına kadar düşebilir. Cep telefonları bir baz istasyonuna bağlıyken onun kapsama alanı dışına çıktığında otomatik olarak uygun baz istasyonuna aktarılır. Bu olay, milisaniyeler içerisinde gerçekleştirildiği için telefon kullanıcısı bunun farkına varamaz. Baz istasyonu ile bağlantı kuran cep telefonu daha sonra santral merkezine bağlanır ve santral merkezi tarafından iletişim kurmak istediği telefonun bulunduğu baz istasyonuna ve oradan da cep telefonuna yönlendirilip iletişim kurulur.
Cep telefonlarınız yan yana bile olsa bu işlemlerden geçmek zorundadır. Direkt olarak telefondan telefona, bu işlemlerden geçmeden iletişim kurulmaz.
Şimdi baz istasyonları radyasyon yayıyor mu? Kanser yapma tehlikesi var mı?
Radyasyon(ışınım) yayma biz insanlarda bile vücut ısısı şeklinde vardır. Son zamanlarda corona teşhisi yapabilmek için zabıtaları, güvenlik görevlilerinin kullandığı pirometre dediğimiz temassız vücut ısısı ölçen cihazlar sıcaklığı ölçmek için bu ışınımdan yararlanır.
Güneş ısı, ışık ve aynı zamanda bir elektromanyetik radyasyon kaynağıdır. Ama güneşin bu elektromanyetik radyasyonu iyonize özellikte değildir. Yani herhangi bir şekilde dokularımıza ve hücrelerimize zarar verdiklerine dair herhangi bilimsel tespit söz konusu değildir. İyonize radyasyon etkisi olan hastanelerde röntgen, tomografi gibi işlemlerde kullanılan X ve γ (Gama) ışınları doku ve hücrelerimize zarar verebilen kullanım dozuna göre kanser yapabilen hatta çok yüksek dozlarda ani ölümlere bile sebep olan uygulamalardır. Aynı şekilde havaalanlarında bagaj arama amaçlı kullanılan X-Ray cihazları da zararlı radyasyon yayma özelliğine sahiptirler. Bunun için hastanelerin radyoloji ünitelerinde ya da X ray cihazlarında çalışan personel daha az mesai yapmakta. Çalışırken koruma tedbirleri almaktadırlar.
Baz istasyonları da düşük enerjiyle iletişim kurma kabiliyetlerinden dolayı çalışırken yaydıkları elektromanyetik radyasyon iyonize değildir. Güneşli bir havada yapacağımız kısa bir gezintide güneşten aldığımız radyasyon miktarı baz istasyonlarının yaydığı radyasyondan daha fazladır. Türkiye’de İhalesinin 2021’de yapılması beklenen 5G baz istasyonları 4G’ye göre daha da az enerjiyle çalışmakta yalnız mikrodalga tekniğiyle çalıştıklarından etki alanları azaldığından sayıları artacaktır. Nasıl ki mikrodalga fırınlar zararlı değilse aynı mantıkla dalga yayan bu baz istasyonlarının da tehlikeli olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bakınız aynı bilimsel olmayan şehir efsanesi görüşlerin geçmişte ciddiye alınmasından dolayı ülkemize nükleer santraller henüz kurulamamış, enerji üretiminde yeterince yatırım yapamadığımızdan dışarıya bağımlı doğalgaz kullanmak zorunda kalmış ve her yıl milyarlarca dolar milli gelirimizi bunun için harcamak durumundayız.