Sana asla haksızlık edemem,
Giremem vebaline, yaptıklarının…
Ve; söylemezsem öğrettiklerini,
Hesabın altında kalmaktan korkarım…
Her şeyin bir karşılığı varmış, inanmam…
Asla ödeyemem; öyle bilir, öyle inanırım…
Bilmediklerimin ne kadar çok olduğunu,
Bildiğimi zannettiklerimin,
Gölgeden öteye gitmediğini,
Öğrenmenin yaşının olmadığını,
Kafama vura vura hatırlatmanı…
Hayat enerjimin kaynağını,
Nereden beslenmem gerektiğini…
Sevmenin; ne yaşa ne de başa baktığını,
Sığınacak gönlün hangisi olduğunu,
Sırrımı kiminle paylaşmam gerektiğini,
Ve; bunun da sınırının olduğunu fark etmemi,
Kişiye; ederinden fazla değer vermemeyi,
Tartarken doğru mihengi seçmeyi,
Aynaların da bazen yanıltabileceğini,
Hislerimin gerçekleri görünmez ettiğini,
Lüzum olduğunda susmayı,
Vakti geldiğinde doğru adım atmayı,
Yeri geldiğinde boyun bükmeyi,
Kader sınırlarını asla zorlamamayı,
Birine değer verirken,
Kendi kıymetinden ödün vermemeyi…
Bunun asla gururlanmak olmadığını,
Viranenin üstüne, köşk yapılamayacağını,
Vebale girilmiş bir gönle girilemeyeceğini,
Ah almışların; “vah” etmeden ölmeyeceğini,
Kibrin; bir adım ötesini bile göstermediğini,
Güzelliğin; fani, dürüstlüğün baki olduğunu,
Hasılı …
Bana o kadar şey öğrettin ki şu kısa ömrümde…
Anlatmaya vakit, yazmaya satırları yetiremem…
Umarım, öğrettiklerini sen de biliyor, inanıyor,
Ve bir defa daha gidiyorsundur üzerinden…
Tek isteğim var senden Yar…
Umarım; Aşık Veysel’i haklı çıkarmaz,
“Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa” sözünü hatırlar da;
Kalbine ve gönlüne nakşedersin, silinmez yazıyla…