Yaşıyor gibi yapıyoruz,
Yiyip içince ve nefes alıp verince.
Yaşamak bu mudur dostum?
Varacak bir hedefin olmayınca…
Seviyor gibi yapıyoruz,
Birkaç cilve ile naz görünce.
Sevmek bu mudur yârim?
Hiçbir karşılık vermeyince…
Gülüyor gibi yapıyoruz,
Hoş söz ve lakırtıyı duyunca.
Gülmek bu mudur güzelim?
Yüzlerde kırışıklar kaybolmayınca…
İlgileniyor gibi yapıyoruz,
Yüzümüzü birine çevirince.
İlgilenmek bu mudur yoldaşım?
Derdine, sevincine katılmayınca…
Seviniyor gibi yapıyoruz,
Yar’e, Yaren’e kavuşunca.
Sevinmek bu mudur sevdiğim?
Ayrılığına iç geçirmeyince…
Sarılıyor gibi yapıyoruz,
Birbirimizi kucaklayınca.
Sarılmak bu mudur canım?
Sıcaklığı göğsünde hissetmedikçe…
Selamlaşıyor gibi yapıyoruz,
“Merhaba” deyip geçince.
Selamlaşma bu mudur arkadaşım?
Muhatabın selametini istemeyince…
Görüyor gibi yapıyoruz,
Gözlerimizi birine çevirince.
Görmek bu mudur kardeşim?
Bakışlarda kendini kaybetmeyince…
Söylüyor gibi yapıyoruz,
Dudaktan birkaç kelam çıkınca.
Söylemek bu mudur dostum?
Sözler kalbe yol bulamayınca…
Besleniyor gibi yapıyoruz,
Mideye üç-beş şey girince.
Beslenmek bu mudur ahbabım?
Haramdan sakınıp helale sarılmayınca…
Kazanıyor gibi yapıyoruz,
Kese ve kasemiz dolunca.
Kazanmak mu mudur sizce de?
Cennet ve Cemal’i hak etmeyince…
Rahatlıyor gibi yapıyoruz,
Sıkıntı ve dertleri unutunca.
Rahatlamak bu mudur sahi?
Ebediyen Cennet’e giremeyince…