Sokretes’in yönetimle arası açılmış, idama mahkûm edilmiş. Rivayete göre, ölmeden birkaç saat önce vedalaşmak için eşi yanına gelir. Kadıncağız ağlayarak:
– Ah, bu kötü adamlar seni haksız yere öldürecekler! der.
Bu doğrudur ve olaya birinci bakış tarzıdır. Sokrates ise karısına şöyle cevap verir:
– Evet, haksız yere öldürecekler, haklı yere öldürseler daha mı iyiydi?
***
Bir insan görevinden sudan bahanelerle alındığında, o güne kadar yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ederek, gönlünü alarak görevini sonlandırmak çok zor bir durum mudur Allah aşkına? Bunu bir türlü beceremiyoruz. Aksine yıkarak, yakarak bunu yapıyoruz. Bir insana yıllarca sorumluluk veriyoruz, zor şartlar altında görev yaptırıyoruz, bir gün geliyor hiç hak etmediği bir şekilde görevini sonlandırıyoruz. Üstelik bir de gönlünü kırarak görevden alıyoruz. Bunun örneklerini sık sık görüyoruz.
***
Bir kamu görevlisi bir üst göreve atanıyor, bir zaman sonra görevden alınıyor birkaç alt göreve veriliyor, daha sonra o görevden de alınıyor daha üst bir göreve veriliyor, sonra en alt bir göreve getiriliyor hiç birisine itiraz etmiyor. Böyle bir anlayış gelişti son zamanlarda. Ne görev verilirse yaparım anlayışındadırlar. Sanki bir yönetici değil de piyon. Ne emredilirse onu yapan robot. Böyle birisinde kişilik, omurgalı bir duruş, onur, olgunluk, nezaket beklenebilir mi?
Onurlu insanlar ise her görevi kabul etmezler. Kendi seviyesine uymayan makamlara talip olmazlar. Teklif edilen makam kendisine uygun değilse reddederler.
Hak edilmeyen görevlere atananlar görevden alındıklarında da itiraz edemiyorlar. Çünkü o göreve hazırlıklı gelmediler, atanmada liyakat aranmamıştır. Sadece yandaş oluş yeterli görülmektedir. Liyakat değil sadakat önemlidir.
Siyasiler tarafından hak edilmeyen göreve getirilenler, kamuya hizmet etmekten daha ziyade kendisini o makama getiren iradenin beklediği hizmetleri yaparlar, sonunda kullanılıp atılacak pozisyona gelince görevden alınırlar. Görevden alındığında yaptığı yanlış işlerden dolayı toplum içine çıkamaz hale gelirler. Selam verecek adam bulmakta zorlanırlar.
Omurgalı, kişiliği gelişmiş insanlar göreve gelirken de görevden alınırken de seviyeyi kaybetmezler. Şahsiyetlerine dikkat ederler, ezilmezler. Basit insanların önünde eğilmezler. Alnı açık, başı dik olurlar. Görevdeyken de görevden alınınca da bir değer ifade ederler.
***
GÖREVDEN ALINAN VALİ YARDIMCISINA “TAKDİRNAME”Lİ VEDA
“Mesut Taner Genç’in hikayesini birkaç yıl önce bu köşede paylaşmıştım sizinle;
Uşak Vali Yardımcısı olduğu dönemde, havaalanında tesadüfen karşılaştığı Meral Akşener ile (Henüz İYİ Parti de yoktu) fotoğraf çektirmesinden sonra;
– Yandaş medya tarafından hedef gösterildi…
– İçişleri Bakanlığı hakkında soruşturma başlattı…
– Mevkidaşları alenen “Evet” kampanyası yürütürken, referandumda “Hayır” verdiğini gizlemediği için “kınama” aldı.
– “Hukuk Müşaviri” olarak Kahramanmaraş’a atandı.
– 6 ay oda verilmedi.
– Bir buçuk yıl herhangi bir görev verilmedi.
– Bir buçuk yılın sonunda, valilikte başka vali yardımcısı kalmadığı için mecburen verilen “vekaleten vali yardımcılığı” görevi sırasında Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından birinin kardeşi de olan Milli Eğitim Müdürü hakkındaki suçlamaların görüşüldüğü disiplin kurulu toplantısına başkanlık yapmak durumunda kaldı. (Müdür’ün cezalandırılmasına karar verildi.)
– Reyhanlılıydı; bayram tatilinde, halasının kızıyla birlikte, ailesinin büyük bölümünün yaşadığı Afrin’e geçmek istedi; Hatay Valiliği, değil izin vermek, izin talep ettiği dilekçesini bile kabul etmedi.
– Duruma tepki gösterdi; yeniden görevden el çektirildi.
*
Genç’ten gelen son haber, sürpriz olmayan şekilde “emekli” olmak durumunda kaldığıydı.
Sürpriz ise emekliliğe “takdirname”yle uğurlanmış olması…
*
Genç’in layık görüldüğü “takdirname”ye tepkisini aynen paylaşıyor; takdirini size bırakıyorum:
“Hiçbir haklı gerekçeye dayanmadan son beş yıl boyunca tüm yetki ve görevlerim, ünvanlarım, şöförüm aracım ve hatta kimliğim sizler tarafından elimden alındı. İtibarsızlaştırılmaya çalışıldım, açığa alındım, disiplin cezalarına çarptırıldım, hakkımda ceza davaları açıldı. Kanunsuz ve hukuksuz bir şekilde sadece cezalandırılmak ve eziyet etmek amacıyla geçici görev adı altında iki yıla yakın başka illere sürgünlere gönderildim. Eşimden ve çocuğumdan ayrı bırakıldım. Gönderildiğim illerin valilerine emir ve talimatlar verilerek şahsıma baskı uygulanması istenildi. Madden ve manen mağduriyetlere uğradım.
Bütün bu haksız uygulamalara rağmen şahsıma karşı her türlü eziyet ve cefayı reva görenler tarafından emekliye ayrılmam nedeniyle takdirname ile ödüllendirilmenin anlamsızlığını takdirlerinize bırakıyorum.
Bu nedenle görevim süresince şahsıma vermiş olduğunuz cezaları takdir ve onur belgesi olarak kabul ediyor ve emekli olmam nedeniyle şahsıma gönderilmiş olan takdir belgesini kabul etmeyerek ilişikte iade ediyorum.” “ (Selcan Taşçı, Yeniçağ Gazetesi-27.09.2022)