Medeniyetin bunca nimetlerinden menfaatlendiği halde günümüz insanı yine de huzursuz. Halini-istirahatını sorduğun zaman; dertten, ızdıraptan kan ağlıyor. Tabiri caiz ise “içinin kurdunu” döküyor. Sorduğuna, soracağına pişman oluyorsun.
Düşünüyorum kafa çatlatıyorum. Bu kadar nimete gark olan insan niye huzursuz, niye dertli böyle. Ulaşmak istediği en büyük makama vardığı halde, şöhret afetinin zirvesine tırmandığı halde niye huzursuz, niye uğursuz yirmibirinci asır insanı. “Zalim felek, hain felek” sadâları neredeyse ayyûka çıkacak. Biriken dertler, yığılan çileler patlamak üzere.
Medeniyet harikaları bu kadar ilerlemesine rağmen “insan” denen muammayı cihangir escort çözemedi bir türlü. Ve bu gidişle de çözemeyecektir. Çünkü medeniyet, his ve heves gibi dünyevi zevkleri tatminden öte gidememektedir. Oysa insan aklî ve ruhî, kalbî ve vicdanî bir takım manevi duygularla tezyin edilmiştir. Sonsuza uzanan arzuların, bitmek bilmeyen isteklerin tam manasıyla tatmini şu fani dünyada mümkün olmamaktadır.
Medeniyet eserleri ilmiyle, fenniyle ve bütün harikalarıyla çağlayan escort maneviyat aleminin kapısını çalmadığı müddetçe gerçek hedefine ulaşamayacaktır. Kabir kapısından öte işe yaramayan eserler, kırılıcı cam gibi esassız olmaya mahkûm olacaktır. Yanlış anlaşılmasın medeniyete, insanın ihtiyacına cevap vermesi noktasından bir itirazımız yoktur. Harika bir eserin planını, programını ve bütün hususiyetlerini yapan ustası bilirse, bütün ilim adamlarının mükemmel ve harika kabul ettiği insan denen yaratığı da ancak tam ortaköy escort manasıyla sahibi, maliki ve rızıklandırıcısı olan yüce Allah bilecektir. Engin şefkatiyle, zengin rahmetiyle bizleri bildiğini bildiren O yüce yaratıcıya kul olduğumuzun bahtiyarlığını tatmalıyız.