600 yıl önce Ceyhan Kurtkulağı köyünden serhat ilçe Kırıkhan’a çok sayıda Yörük Türkmen aile göç ederek yerleşir.Bu ailelerden bir kısmı serin olur diye suyu bol,yeşili bol Soğuksu köyünü ve bir kısmı da Delibekirli köyünün yukarısında dağlık keçi beslemeye uygun Sarımazı köylerine yerleşirler. Buraları şenlendirerek geldikleri köyün namını buraya taşır ve köylerin adını Kurtlusoğuksu ve Kurtlusarımazı olarak değişir. İlkin Osmanlı’ya, ardından Cumhuriyet Türkiyesine çok sayıda asker verirler.Hatay’ın anavatana bağlanma sürecinde gençleri yerel kuvvacı çetelere tabi olarak kurtuluş mücadelesinde önemli rol oynarlar.İşte haftasonu bu köylerden Kurtlusarımazı muhtarının davetini üzerine 900 metre rakımlı her tarafı badem ağaçlarıyla çevrili, keçi sürülerinin yamaçlarda yayıldığı, kutsalımız bayrağımızın evlerin en yüksek yerlerine asılı olduğu köye gittim.Her biri en az 200 yıllık taş duvarlarla örülü evleri, daracık sokakları, kavruk insanları, cins cins tavukları ve kekik kokusu duyulan şirin bir Anadolu köyü.Her evin balkonunda,bahçesinde sardunyalar,reyhanlar,damlar topraktan üzerlerinde yağmur yağdığında akmasını engellemek üzere silindir taştan yapılmış loğlar… Karşımızda Amik ovası, buğday biçimini başlatmış benzi sapsarı, adeta doğum sancısı çeken bir kadın gibi.Daha ileride son yıllarda binlerce Kerbela’nın yaşandığı,mazlumların feryadının arşa ulaştığı,binlerce insanın zindanlarda işkence çekmekte olduğu Suriye.Hemen altımızda sanki adımımızı attığımızda üzerine basabileceğimiz kadar yakın da içerisinden köpüklü soğuk suların aktığı Delibekirli köyü.Arkamızda küçük bir kanyondan sonra Fenk köyü.Işte hikâyede burada başlıyor.Fenk köyünde 900 yaşında bir koca çınar yaşıyor. Bu çınar Mevlana gibi kollarını göğe uzatmış yüzyıllardır Tanrıya şükrediyor.Şükrediyor çünkü hemen dibinde, ayaklarının altından bir soba borusu kadar debide su çıkıyor ki buz gibi kesintisiz ve leziz.Fenkliler ormancılık, hayvancılık ve bahçecilik yaparak geçimlerini sağlıyorlar.Arazileri çok olmamasına rağmen Karadenizliler gibi yamaçlara küçük küçük bostanlar yapmışlar. Kendi bahçelerinde her türlü sebzeyi organik yetiştiriyor,ihtiyaçlarından artanı şehirde satıyorlar.Çalışkan insanları var.Kurtlusarımazı da ise su yok. Evet aradaki mesafe bağırsan duyulan mesafe ve bu köyde davarlarını suvaracak suları yok.Reyhanlarını suvaracak su yok.Bostan ekecek suları yok,Domatesi, maydanozu,naneyi, fasulyeyi şehirden alıyorlar birazda utanarak.Sanki Yavuz Bülent Bakiler Anadolu şiirini bu köyde yazmış gibi geldi bana; Ben Anadoluyum… Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç… Şükrederek, kalktığım sofralarımda Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç. En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç. Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç… Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara Barışta düştü üstüme gölge gölge haç… Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ Alın terine muhtaç… Ben Anadoluyum, acılı, mahzun; Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç. Evet yukarıdaki dizeler bu köyümüze aynen uymakta.Yıllar yılı susuz, yıllar yılı yoksul Kurtlusarımazı…Köyde küçük bir cami var fakat minaresi yok.Neden yapmadınız diyorum! Hocam ahdetmişiz su gelmeden minare yapmayacağız.Su gelsin oradan kazanacağımız para ile hem de çifte minare yapacağız,Sivas’taki gibi diyorlar. Devletimiz varolsun el atmıyor değil mesela son bir kaç yılda köyün tamamına yakınına para yardımı yaparak evlerini tamir etmelerini, davar almalarını, ev yapmalarını sağlamış.Suda getirmiş köye devlet fakat kısa sürede arızalar yaşanmış iptal olmuş. Tesisat kaybolup gitmiş.Sondajla bir kuyu vurulmuş onunla idare ediyor köylü. Sabah köy şebekesine su veriliyor bir saat akabiliyor o kadar…Bu köye su getirmek balık tutmayı öğretmektir. Çorak toprakları yeşertmektir.Buradada dev çınarların göğe avuç açmaları Tanrıya semah yapmaları için fırsat vermektir.Keçilerin oğlakların kana kana şu içmeleri demektir. Mis kokulu domatesin buradada çiçek açması demektir. Bize sürekli akacak iki parmak su yeterli diyor köylü.Suyumuzu getirene dalından salatalık,biber,nane,bakla,marul ikramımız olacak,yayla ayranıda yanında ayrıca çebiş kesip kavurma da boynumuzun borcu ve özellikle koca nenelerimiz binlerce dua edecek diyor köylüler.Akşam oldu muhteşem havadan,komşu Fenk köyündeki sudan,çınar ağacından babalar gibi Amanos dağlarından,ova manzarasından ayrılmanın vakti geldi.Kıt imkanlarına rağmen Kurtlusarimazılılar bidonla keçi yoğurdu, saksıda sardunya çiçeği kendi elimizle topladığımız taze kekiklerle, güler yüzle dertlerine bir medet umarak devlete millete dualarla bizi uğurladı.Birde son olarak suyumuz gelmezse adımızı değiştirip Susuzsarımazı yapacağız diyorlar haklı olarak…Tüm köye selam ve dualarımla…