Namın, bir çiçek ismi;
Ne; filizlenirsin tazeliğinle,
Ne de yasemin olup açarsın.
Yüzün, sanki ayın on dördü;
Ne; göz alırsın parıltınla,
Ne de uzun uzun seyrettirirsin.
Gözlerin, bir cennet elması;
Ne; bakarsın Yusuf bakışıyla,
Ne de köşe bucak kaçırırsın.
İçin, bir yangın yeri;
Ne; soğutursun ferahlığınla,
Ne de kül olup savrulursun.
Gönlün, bir harp meydanı;
Ne; tutsak olursun masumluğunla
Ne de düşman safını yararsın.
Kalbin, bir çiçek bahçesi;
Ne; bir demet uzatırsın ellerinle,
Ne de yaklaştırıp koklatırsın.
Aklın, bir er meydanı;
Ne; saf düşünürsün mantığınla,
Ne de karşındakini çiğnersin.
Olmuşsun, bir derya ve aşk çeşmesi;
Ne gemiyi yüzdürürsün dalgalarında,
Ne de bu AŞIK’a bir kadeh içirirsin.