İsmine ne de yakışmış, şahım… Şahlanmanın arifesinde bir neslin ayak seslerini duyuyorum… Okulun; emektar, yorgun ama yeniden dirilişinin muştuları geliyor kulaklarıma… Fetih kapısının ardına kadar aralanmasına şahit oluyorum bir an… Tarih ve buralara ilk ayak basışın, otağının kazıklarını çakışın beliriyor gözlerimin önüne… Meşrebinden gelmekle iftihar ettiğim; Süleyman Şah…
Verilen emeğin, harcanan zamanın, yaşanan telaşenin elbette meyvesini toplayacaksınız. Yeni yurt tutmaya çalışan kervan gibi; toparlanmanın öncesindesiniz. “Bulunduğunuz çevrenin sindirdiği” olumsuz imajı üzerinizden atmanın son demlerindesiniz. Kimin ne dediğine takılmadan, “ne yapabilirim” in iştahıyla iyi yolda ilerlemenin hazzını alıyorsunuz, eminim.
İdareci ve öğretmenlerle el ele vermenin, öğrenciler üzerindeki güzel neticelerini almaya başlamışsınız bile… Söz dinleyen, terbiye sınırlarını aşmayan, gösterilen doğru yolda iyürümeye başlamışsınız. Ekonomik veya fiziki şartların kısıtlı olması; sizler için hiç önemi kalmamış.
İlçemizde bir “ilk” diyebileceğim etkinliğe kıvılcım oldunuz ve bu meşaleyi tutuşturmuş oldunuz. İtiraz edenleriniz mutlak olacaktır. İlk defa olduğunu düşündüğüm için kızanlar bile çıkacaktır içininizde. Yapılmış da benim haberim olmmışsa bunu da benim cahilliğime verin.
İlk diyorum, çünkü buralarda yetişmiş, ruhunu ve bedenini buraların havasıyla beslemiş… Buralardan kazandıklarını yine buradakilerle paylaşmaya çalışan… “Memleketim için neler yapbilrim” in kaygısıyla yerinde duramayan… Zamanını ve mesaisini milli ve manevi değerler uğruna harcayan… Eğitim ordusunun bir neferi, gönül pınarından akanları kağıtla ve insanlarla buluşturan… Sahiden memleket sevdalısı yazar, öğretmen ve şair Zekeriye OKCU hocamızı öğrencilerle buluşturdunuz..
Kısa bir sunum, bir kaç şiir ve pür dikkat dinleyen çocukların soruları… Müdür Hüseyin hocamızın sunumu… Öğretmenlerin bin bir telaşe içinde düzeni sağlama uğraşları, “anı ölümsüzleştirme” gayretleri…
Hocamızın tatlı sunumu, heyecanlı konuşmaları, yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesi… Öğrencilerin, bir hafta öncesinden edindikleri son kitabı “Okunmaya Doyamadım” ı okuyarak gelmeleri… Bayrak gibi ellerinden düşürmeyişleri… Programın finalinde de hoş bir kaç kelam eşliğinde kitapları imzalaması… Topluca fotoğraf çekimi…
Evet; körpe beyinler, emeği geçen öğretmen, çalışan ve idareciler… Okuma sevdalıları… Gösterdiğiniz ilgi, yaptığınız alkış, gönülden gelen gülümsemeniz ve misafirperverliğinizin hakkı asla ödenemez. Dua mı yoksa beddua mı bilmem ama elimden bir tek dilek dilemek geliyor…
“Siz de okumaya doyamayın e mi!”