Başlıktan hareketle tam da zamanında yazdığımı söyleyenler… Birini itip diğerini çekeceğimiz düşünenler… Taraf olup karşı tarafa kılıç saklayacağımı zannedenler… Oraya buraya çamur atacağımı, birierinin götürdüklerini görmezden geleceğimi bekleyenler… Kalemşörlük… kadıköy escort Nasibimizde ne düşer deyip “Donkişotluk” yapacağımı özleyenler… Dedikodu yapıp karşıdakinin günahını üstleneceğimi zannedenler… Kahve ağzıyla kabalaşacağımı… Birilerinin şakşakçılığına soyunacağımı… Önüme geleni tırpanlayacağımı… Velhasılı… Bilerek veya bilmeden suça ortak olacağımı düşünenler olacaktır. eskişehir escort Hiç boşuna heveslenmesinler, burada; ne birini sevindirecek ne de kırıp dökecek şeylerden bahsetmeyeceğim… Küçük yavrunuza; istediğinizi yaptırmak için heveslendirmeniz veya korkutmanız da… Öğrenciye; dersi dinletmek için motive etmeniz veya notla tehdit etmeniz de… İnsanları dine davet etmek için; cennet ile müjdelemeniz veya cehennemle korkutmanız da… Delikanlıyı yola getirmek için; cebini doldurmanız veya kısıtlamaya gitmeniz de… Müşteriye bir şeyler satmak için; malımız ölmemiz veya rakip firmayı karalamamız da… Gönlümüzün ısındığı karşı cinsten olan birine; sevdiğimizi söylememiz veya ona surat yapmamız da… Tedavi ettiğiniz hastaya; söylenenleri uygularsa rahatlayacağını söylememiz veya pehrizine uymazsa “gidici olacağını” hatırlatmamız da… Yarışçıyı; başarması için prim vaad etmeniz veya kadro dışı bırakmanız da… Çalışanınızı; kazanca ortak etmemiz veya ona kapıyı göstermemiz de… Araç kullananın kurallara uyması halinde başının ağrımayacağını hatırlatmak veya aksi durumda canıyla ve malıyla ödemek zorunda olacağını söylememiz de… Hemen her işinizin görülmesi için; güler yüz ve tatlı sözle lafa başlamak veya bir yerlerde hesaplaşacağınızı söylemeniz de… Bir işe girmek için; kuvvetli gaziantep escort yanlarınızdan bahsetmeniz veya zayıf yanlarınızı gizlemeniz de… Siyasetin hayatımızın tam merkezine yerleştiğini gösteriyor. Her ne kadar, bu kelime dejenere olmuş ve her duyulduğunda yüz ifadeleri değişse de; biz olumlu haliyle anlamak ve ona göre hareket etmekten yanayız. Büyük alimlerin de talebeliğe soyunan herkese öncelikle ilm-i siyaseti öğretmekle başlamaları da bundan olsa gerek. Bir menkıbedir anlatılır…Talebesini yetiştiren hoca her şeyin tamam olduğunu, ancak ilm-i siyaseti de öğrenip görev almasını söyler. Talebe acelecidir ve dinlemeden bir yere göreve gider. Tam vaaz ederken, caminin asıl hocasının abdest alışını seyreder, hoca abdestini eksik alır. Dayanamaz Ve “Bu nasıl hocadır, arkasında nasıl namaz kılıyorsunuz?” der ve hocalarını çok seven cemaatten de güzel bir dayak yer. İlim öğrendiği hocasına gelip durumu anlattıktan sonra, eksik kalan tarafını da tamamlar, yıllar sonra aynı camiye gider. Öğrendikleri ve eskiden içinde kalan acının da tesiriyle, “Sizin bu hocanız o kadar mübarek bir zat ki; onun saçından veya sakalından bir tel koparan cennetliktir.” Der. Cemaatin hücum etmesiyle de hocalarının yüzünde ve başında bir tel bile kalmaz. Allah hepimize, dünya ve ahrette kaybettirmeyecek kadar da olsa ilm-i siyaseti öğrenmeyi nasip etsin…