Sohbet ettiğim genç kardeşlerim ” nasıl yazar ve şair oldunuz; böyle tanınmak nasıl bir duygudur”diye soruyorlar.
Ne diyelim.İster istemez cevap vermek zorunda kalıyoruz .Kalabalık içinde muhatap olunca insanı biraz terletiyorlar.
Fikirlerimi acizane şu şekilde paylaşıyorum onlarla: “yazmak için bol bol okuyun”diyorum. “Testi dolmazsa taşmaz ki…” diye hatırlatıyorum.
Okumak her şeyin başıdır dostlar.Bilgiye susayan okuyacak.Okuyan bilgiye doyacak .Bilgi pınarları gönül evindeki cahillik paslarını giderecek. Ruh alemleri bilgi feneriyle aydınlanacak.
Yazmak isteyen dostum, günde kaç sayfa, okuduğun kitapla ruh dünyanı aydınlatabiliyorsun? Üç beş sayfa bunun için yeterli mi? Birde şunları sorayım:okuma işini içinden gelerek yapabiliyor musun ? Okumayı zevk haline getirebildin mi? Tek başına bir odaya çekilerek kitaplarla baş başa kalıp dertlerini ve zevklerini o sevgili dostlarına anlatabiliyor musun?
Okudukça merakınız artıyorsa eminim ki daha fazla okuyacak, dolacak ve taşacaksınız. Ufkunuz açıldıkça ufuklar ötesi dünyaların misafiri olacaksınız . Bu duygular sizi yazmaya doğru sürükleyecektir.Yüreklerinizden gelen fikirlere; elinizde tuttuğunuz kaleminiz eşlik edecek, karlar gibi bembeyaz sayfaları birer birer renklendireceksiniz.
Şair olmak ise daha başka bir duygudur . Şairim demekle olmuyor bu işler.
Gönül eviniz ; sevgiden, aşktan, hasretten, gurbetten, cesaretten , imandan ve heyecandan örülü mü? Bunların özlemini ruhunuzun derinliklerinde duyabiliyor musunuz? İç dünyanızda volkan gibi püskürebiliyor, muhatabınızı deprem gibi sallayabiliyor, gönül denizlerinde dalgalar gibi kabarabiliyor musunuz?İşte o zaman Şairsiniz demektir.
Şair ve yazar toplumun dertlerini , sıkıntılarını içerisinde duyar. Dillendirir , gündeme taşır, çare olmakta aracılık eder . Duyguları ve düşünceleriyle aydınlık bir tablo oluşturmaya çalışır. Bilmem ki bu gönül işçilerine toplumumuz ve yetkililerimiz gereken ilgiyi gösterebiliyor mu? Okumanın zamanı çoktan geçti diyerek o güzel insanların yazdığı ve bastırdığı şaheserleri görmezlikten mi geliyoruz?
Onlar bugünün toplumunda tanınmıyor olabilirler .Belki de hiç anlaşılamazlar. Kıskanılırlar, eleştirilirler. Belli makamlara göz dikiyor sanılabilirler. Onun için sahiplenilmezler.
Varsın onları öyle zannetsinler. Hiç te umurlarında değil böyle şeyler.Mmilletin kalbinde ve gönlünde taht kurup , dualarında yaşamak en büyük mutluluktur . Yazanları, çizenleri, araştıranları ve bu memleket için çalışanları tarih asla unutmayacaktır.