Bir işte, kim, neden, ne kadar, nasıl, ne zamana kadar yetkili ve sorumludur? Bunların belli olması gerekir. Yetkili, yetki kullandığı her şeyden sorumludur. Yapmaya ve yaptırmaya yetkili olunan şeylerden sorumludur. Yetkili olayım, yetki kullanayım ama sorumluluk duymamayım veya sorumluluk verelim fakat yetki vermeyelim. Böyle bir durum söz konusu olamaz. Yetkiyi kullanan sorumluluğu da üstlenecektir. Sorumluluktan kaçış olmaz. Sadece yaptıklarımızdan değil yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Hatta konuştuklarımızdan, söylediklerimizden olduğu kadar konuşmadıklarımızdan, söylemediklerimizden de sorumluyuz.
Belediye seçimlerini atlattık. Bir önceki seçimlerde belediye başkanları ne vaat etmişlerdi, hangi projeleri sunmuşlardı, dönem sonunda hangi vaatleri ve projeleri hayata geçirdiler, hangilerini yapmadılar/yapamadılar? Yaptıklarını da doğru mu yanlış mı yaptılar? Tüm bunlardan dolayı sorumluydular. Milletin verdiği yetkiyi doğru kullanabildiler mi? Yetkiyi alan sorumluluğunu yerine getirdi mi? Sorumlu olduğu konularda yetki kullanabildi mi? Zamanı iyi değerlendirebildiler mi? İmkânları doğru öncelikle ve yerinde kullanabildi mi? Bu sorgulamayı ve muhasebeyi zamanı geldiğinde hem yetkili makam sahibinin hem de yetkiyi verenin yapması gerekir.
Son yerel seçimlerde belediye başkanlarından ve başkan adaylarından vaadini hatırlamayanı da gördük, bol keseden atanı da gördük. Hatta ne yapacağını bilmeyeni de gördük.
YETKİ SORUMLULUKLA BİRLİKTE GELİR
“Sorumluluk kelimesi yerine bazen suç kelimesi de kullanılır. Yaptıklarınızdan doğan sorumluluğa, icra suçu denir. Yapmanız gerekenleri yapmamanızdan kaynaklanan suça da ihmal suçu. Nihayet: Yalnız yapmak yetmiyor. Yaptırmamak da lazım.
Yönetici, bir yerlere birilerini tayin yetkisine sahipse ve bu tayin, kendisinden başka hiçbir kişi ve makamın denetiminde değilse; o zaman tayin ettiği insanın da icra ve ihmalinden o sorumludur. Hele o insanın suçu ortaya çıktığında onu kapıya koymayıp başka bir makamla ödüllendirmek, o sorumluluğu, o suçu katlar. Artık dolaylı değil, doğrudan suça iştiraktir bu.
Fırat kıyısındaki koyundan sorumluluk hisseden Hazreti Ömer’den kat be kat daha sorumludur. Bu olaylar bir-iki-üç diye arttıkça, o tayinleri yapanların sorumluluğu da aynı oranda artar. Sonunda ortaya kasıt çıkar. Bilmeyerek değil bilerek suç işlemektir bu. Taammüden. Ve sorumluluk zincirleme yukarı doğru uzanır. Tayin edenin sorumluluğu, tayin edeni tayin edenin sorumluluğu…
Yetki aldım diye sevinenleri anlamak çok zor. Yetkisinin üstüne yetki isteyenleri de. Yetki belalı iştir. Her yetkilenmenizde o kadar da sorumluluk alırsınız. Yaptıklarınızdan sorumlusunuz, yapmadıklarınızdan sorumlusunuz. Tayin ettiklerinizin, yönettiklerinizin yaptıklarından da yapmadıklarından da…” (İskender Öksüz, Karar Gazetesi-04.06.2021)
Yanlış işleri yapanları yetkili yerlere getirenler de bu işten sorumludur. Arka arkaya hata yapanlar görevden alınıyorlar zaman zaman daha üst görevlere getiriliyorlar, bu durumda hata yapanı ödüllendirenler de bu hataya ortak oluyordur.
***
YETKİ ETKİ
Yetkisiz kullanırsa yetkiyi,
Azdır, tefe koysalar yetkiliyi,
Gerek ki yetkili olsun etkili,
Hissedilmezse etkisi tehlikesi belli,
Her şey baştan ayağa şaibeli
Şaibe taç olsa başa,
O baş girmeli çuvala,
Baş ehil olmalı,
Ayak yerinde durmalı,
Ehil başa şapka çıkarıp
Saygı durmalı.
Prof. Dr. Fuat ODABAŞIOĞLU
***
FATİH’İN HÜKÜMDARLIK DÖNEMİ
Evine hırsız giren bir kadın Fatih’in huzuruna çıkar.
Fatih:
“Hırsız içeri girdiğinde siz neredeydiniz?”
Kadın:
“Uyuyorduk.”
Fatih:
“Bu kadar ağır uyunur mu?”
Kadın:
“Biz padişahımız uyanık biliyorduk.”